son iyilik




felaket tellalı gibi çalışan haberleri dinleyip orantısız benzetmelerimi duydukça şu an esen rüzgarın bize son bir iyilik yaptığı düşüncesine sahip oluyorum. yine ve hakeza; akşamın alacasında balık avlamaya çalışan ergenlerin, elinde bim poşeti çöp dökmeye giden emekli amcaların, her akşam siteye üç beş dakikada olsa klarnet resitali sunan görünmez abi ya da ablanın gelmekte olan sıcaklarla benim kadar alakadar olmadığını düşünüyorum. sanki bir ben, bir de yanıp sönen site bahçesinin titrek lambası bu kadar dertliyiz. bizim dışımızda herkes rahat herkes işinde gücünde ekmeğinin derdinde gibi. kimse adını anmak istemediği ölümcül bir hastalık gibi yahut yemin etmişçesine sözünü dahi etmiyor. hatta düşüncesini bile aklından geçirmiyor. konuşulan mevzular; karpuz kaçaymış? ekmekler taze miymiş? su soğuk muymuş? senin kız ne vakit doğuracakmış zehra? halbuki bu serin yaz rüzgarını çok arayacağız bir kaç güne çok. benden yazması.,

Bu blogdaki popüler yayınlar

başlarken

olağan şüpheliler

tahammülsüzleştim - 2