taşraya övgü, şehir kurnazlığına sövgü



büyükşehrin bu taşra sakinliğine bayılıyorum. beş altı gündür gitmenin azap olduğu yerlere arabayla iki dakikada varmak, market ve alışveriş merkezlerindeki sakinlik, sokaklardaki terk edilmişlik hissi diyorum paha biçilmez. çok değil bir iki gün sonra kalanlar olarak uyanacağız bu tatlı rüyadan. keşke hiç bitmeseydi diyeceğiz. gidenlerle de gitmeyenlerle de bu dokuz günlük fakir saltanatının muhabbetini edeceğiz. sonra yine büyükşehir telaşına düşeceğiz. ama biz şehirde kalanlara üçüncü sınıf vatandaş muamelesi çekenleri iyi anmayacağız. her daim taze meyve sebzesi eksik olmayan hipermarketlerin boş vermişlşğini mesela. yahut yemek katında klimaları açıp diğer bölümlerde açmayan avm’leri falan yazacağız kara listeye. sonra her şeyi unuttuğumuz gibi bunu da unutacağız. devran dönecek. su yolunu bulacak. yazılar yazılacak. kitaplar okunacak. hayaller kurulacak. yıl bitecek. yıl başlayacak. sıcaktan, nemden ve kalabalıktan şikayet edilecek. o küçük hayat özlemi hep devam edecek.

Bu blogdaki popüler yayınlar

başlarken

olağan şüpheliler

tahammülsüzleştim - 2