meşhur-u müsahhar



maltepe derler bir yerlerde salaş bir kafedeyim. kavurmalı tostu ve çayı çok güzelmiş. ben arkadaşlarımın yalancısıyım. şimdi işte o arkadaşları bekliyorum. her zamanki gibi kırk dakika önceden mekana konuşlandım.  beklerken haftalık keşifteki spotify müziklerini dinliyorum. ve yeni aldığım “elden düşme dünya”yı okumaya çalışıyorum. yanıma gelen kırmızı tişörtlü, köse garsona; birazdan arkadaşlar gelecek, şimdilik bir çay alayım dedim. hiç bir şey demeden, hiç bir mimik göstermeden kurulmuş bir robot gibi ayrıldı garson. üç dakika sonra son derece demli ve güzel görünen çayla geldi. hemen bir yudum aldım. damağımdan önce hafızam hayyam çay evi’nin ve petek pastanesinin çaylarıyla hızlı bir kıyaslama yaptı. yeni yerlere, yeni insanlara geç ısınan bir ademoğlu olarak yeni tatlara ısınmam da çok kolay olmaz istisnalar dışında. peki bu çay istisna olabilir miydi?

sanırım buna ikinci çaydan sonra karar vereceğim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

başlarken

olağan şüpheliler

tahammülsüzleştim - 2