yorgun muyuz yoksa bıkkın mı mükremin?




“çayınızı getirdim” dedi. masama bırakırken de sordu; “siz mi aramıştınız? “
yok aramadım dedim. 
evet geçmişte hep bu vakitler aradığım doğrudur. öğle yemeklerinden hemen sonra çay istedim. ama artık aramıyorum. biliyor, yemek sonrası çay sevdiğimi. ben istemeden getiriyor. patronun her sabah gelen kahvesi gibi. ama bunun müdürlükle, amirlikle ilgisi yok. neyse ayrı bir mevzu bu. asıl varmak istediğim yer başka çünkü. 
hayat yolunda diyorum; çetrefilli bir çok şey hep bizi bulmasa, insanın çiğ süt emmişi hep bize denk gelmese, ne bileyim işte aşılmaz dağ gibi görünen işler, durumlar böyle sabah kahvesi, öğlen çayı gibi kendiliğinden önümüze gelse bazı bazı. hoş olmaz mı sevgili mükremin? 
tamam eyvallah, her zaman böyle olmayabilir ama diyorum bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirken hani. arada bir yaz yeli gibi şans ya da kısmet bizim de saçımızı okşasa fena mı olurdu diyorum. bilmem ki çok şey mi istiyorum?

Bu blogdaki popüler yayınlar

keyfimin kahyası

beklerken

gelecek istasyon